ÖNSÖZ

Doğal sit alanlarının da yer aldığı, Türkiye’de korunan alanların bir bölümü ulusal mevzuatımıza göre ilan edilirken, bir kısmı da uluslararası sözleşmelere dayanarak oluşturulmuştur. Maalesef sınırları ve statüleri/dereceleri bilimsel ve teknik çalışmalarla belirlenmeden veya çok az veriye dayanılarak ilan edilmiş bu korunan alanlarla ilgili paydaşlar arasında çok fazla bilimsel, idari ve hukuki sorunlar bulunmaktadır. Her şeyden önce, uluslararası literatürde “doğal sit alanı” kavramını/statüsünü kullanan/uygulayan, Türkiye’nin dışında başka hiçbir ülke bulunmadığını belirtmekte yarar vardır. Doğal sit alanlarının ilan edilmesi ve derecelerinin belirlenmesi süreçlerinde, gerekli/yeterli uzmanların bulunmadığı, alanla ilgili biyo-ekolojik, jeolojik ve peyzaj çalışmalarının, tam anlamıyla bilimsel temele oturtulmadığı da bir gerçektir. Ülkemizde doğal sit kavramı ve dereceleri, mevcut yasalar kapsamında uyuşmazlıklar içermektedir. Hâlihazırda, mevcut doğal sit alanlarının büyük bir bölümü esas olarak yapılaşma(ma) koşullarına endekslenmiştir. Türkiye’nin değişik biyo-ekolojik özellikleri, iklim koşulları ve jeolojik-jeomorfolojik yapısına bağlı olarak, değişik doğal unsurlara sahip olduğu dikkate alındığında, doğal sit alanı derecelendirmelerine bağlı olarak yapılan planlama çalışmaları, bilimsel doğrulardan uzak ve yetersiz kalmıştır. Doğal sit alanlarının belirlenmesi ve derecelendirilmesi sürecindeki kurullarda, gerekli-yeterli uzmanlar da yer almamıştır. Bu bağlamda, koruma kurullarının doğrudan karar kurulları olması, alınan kararlarda öznelliğin ağırlık taşıması, kurul üyelerinin farklı gerekçelerle çok sık değiştirilmesi ve benzer alanlarda farklı kararların alınabilmesi gibi sorunlar, doğal sitlerin değerlendirilmesine yönelik süreçleri, en azından hukuksal olarak, çıkmaza sürüklemiştir. Çoğu doğal sit alanının sınırları, herhangi bilimsel bir gerekçeye dayandırılmadan, doğrudan harita üzerinde elle çizilmiş ve bu du- VIII rum, bölgedeki mevcut nazım ve uygulama imar planlarında sınır ihlali sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Antropojenik kaynaklı etkilerle, zamanla, doğal yapısını yitirmiş birçok yerleşim yeri tarım ve rekreasyon alanı, doğal sit kapsamında değerlendirilmiş olup, bu durum hukuksal sorunların daha da katlanmasına neden olmuştur. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarınca alınan plan kararlarına, olası siyasi-politik baskıların etkisi ile aynı alana ait, farklı plan kararlarının meydana gelmesi de söz konusu olmuş, bunun sonucu olarak mağduriyet daha da artmıştır. Türkiye, bölgesel ölçekte biyoçeşitliliğin en zengin olarak temsil edildiği ülkelerden birisidir. Avrupa ve Ortadoğu bölgesinin toplamından daha fazla biyolojik çeşitliliğe ve endemizme sahip olan Türkiye, farklı zoocoğrafik ve fitocoğrafik bölgelerin temsil edildiği ve kesiştiği bir bölgede bulunması nedeni ile küresel ölçekte de oldukça önemli bir konumda olan bir ülkedir. Bu özelliklerinin yanı sıra, Türkiye, topoğrafik yapısından kaynaklanan, oldukça zengin bir habitat (canlı türlerin yaşam alanları) çeşitliliğine de sahiptir. Hâlihazırda doğal sit alanı olan veya derecesi değiştirilecek olan veya yeni bir doğal sit alanı ilan edilecek bir alanın belirlenmesinde ve derecelendirilmesinde, öncelikli olarak, “Biyo-Ekolojik Özelliklerinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi’’nin, uluslararası ve ulusal ölçekte nesli tehlikede/nadir, yayılımları dar ve endemik olan, bitki ve hayvan türlerinin varlığı ve yoğunluklarına ve habitat kalitesine göre yapılması, doğal sit alanları ile ilgili, en azından hukuksal sorunların giderilmesinde, en gerçekçi-akılcı yol olacaktır. Bu bağlamda, doğal sit alanlarının özellikle hukuksal boyutlarına ışık tutan bu kitabın, doğal sit alanları ile ilgili sorunların çözümünde, ilgili herkese yararlı ve yardımcı bir eser olduğuna inanıyor ve böyle bir eseri bizlere kazandırdığı için, değerli dostum Avukat Can Eröksüz’ü içtenlikle kutluyorum.

Saygılarımla Prof. Dr. Zafer AYAŞ

SUNUŞ

Türkiye’de doğal sit alanları hakkında, özellikle kaynak kitap olabilecek, korunan alanlardan ayrı olarak çıkarılmış bir yayın bulunmamaktadır. Bu konudaki mevcut dokümanlar, daha çok genel başlıklarla düzenlenmiş, kültür ve tabiat varlıkları ile korunan alanlar ağırlıklı yayınlardır. Ancak, bu konuda kısıtlı da olsa, çeşitli amaçlarla yayınlanmış bazı makaleler veya raporlar mevcuttur. Bu eserde, mevcut makalelerden ve yayınlanmış olan dokümanların, doğal sit alanlarına ilişkin bölümlerinden; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kültür ve turizm Bakanlığı yayınlarından; yönetmelik, genelge ve tebliğlerden; Koruma Yüksek Kurulunun ve Tabiat Varlıkları Merkez Komisyonunun ilke kararlarından; Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay Kararlarından; uluslararası sözleşmelerden ve doğal olarak 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’ndan yararlanılmıştır. Ayrıca okuyuculara kolaylık olması açısından kitabın son bölümünde, doğal sit alanlarıyla ilgili olan mevzuatlara ve bazı uluslararası sözleşmelere de yer verilmiştir. Korunan alanlarla ilgili olarak imar şirketlerine ve çevre konusunda faaliyet gösteren şirketlere verdiğim danışmanlık hizmeti sürecinde, doğal sit alanları ile ilgili olarak ülkemizde kaynak kitap anlamında bir esere duyduğum ihtiyaç ve bundan sonraki süreçte ihtiyaç duyacak okurlara ve hukukçulara kaynak olması düşüncesi, bu eserin ortaya çıkmasına neden oldu. Kitapta özellikle, korunan alanların ve bu alanlar içinde yerini bulan doğal sit alanlarının, Dünya’da ve Türkiye’de örgütsel gelişimine ve dayandığı hukuksal kaynaklarına yer verdim. Bunu yaparken, bilimsel araştırma raporlarına ve makalelere başvurarak, ülkemizde bulunan tipik doğal sit alanlarını örneklendirdim. Kitabın ortaya çıkmasına katkı sağlayan; eserlerinden ve verdikleri fikirlerden kaynak olarak yararlandığım Hacettepe Üniversitesi X Fen fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Ayaş başta olmak üzere, yazarlara, akademisyenlere; kitabın bu formata getirilmesinde ciddi katkı sağlayan ve her zaman bana destek olan sevgili eşim Burcu Selimoğlu Eröksüz’e ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Onursal Üyesi, değerli Kayınpederim Yaşar Engin Selimoğlu’na; ‘’İnsanın doğaya zararı’’ konulu resmi ile kitaba katkı sağlayan sevgili oğlum Can Aras Eröksüz’e; motivasyonumun en çok düştüğü anlarda beni yeniden gayretlendiren değerli ağabeyim-dostum Emniyet Müdürü Cem Akgün’e teşekkürlerimi borç bilirim.

Av. Can ERÖKSÜZ Ankara-Ocak/2016

Tags:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir