
Arkeolojik Sit Alanı nedir?
Arkeoloji, kelime anlamı olarak Yunanca arkhaio ve logos kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Yunanca arkhaio kelimesi “eski” anlamına; logos kelimesi ise “bilim” anlamına gelmektedir. Arkeoloji bu iki kelimenin birleşmesiyle “eskinin bilimi” anlamı taşımaktadır. Arkeolojik sit alanları, korunması gereken alanlardan biri olup, özellikle 2863 sayılı Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kanunu başta olmak üzere ilgili yönetmeliklerde, Türkiye’nin de taraf olduğu milletlerarası antlaşmalarda ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarında tanımlanmıştır. Kanunun adından da anlaşılacağı gibi, arkeolojik sit alanları : “koruma” gerektiren, “özellikli” alanlardır.
05.11.1999 tarih ve 658 sayılı İlke Kararı’nda ise arkeolojik sit, “İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlardır.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Arkeolojik Sit Alanlarının çeşitleri nelerdir?
I. Derece Arkeolojik Sit Alanı, “Korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır.” Bu alanlarda, kesinlikle hiçbir yapılaşmaya izin verilmeyecektir. Bu alanlar, imar planlarında aynen korunacak sit alanı olarak belirlenecek ve bilimsel kazılar dışında hiçbir kazıya müsaade edilmeyecektir. İlke kararında, yapılan bu genel vurgulardan sonra, kullanmaya ilişkin olarak maddeler halinde istisnalar belirlenmiştir. Zorunlu olması koşuluyla ve müze müdürlüğü ile kazı başkanının görüşü alınarak, alt yapı uygulamaları, kültür varlıklarını koruma bölge kurulunda değerlendirilebilecektir. Burada, kamu menfaatlerinin çatışması söz konusudur. Zira, altyapı uygulaması, yerleşim alanları için bir zorunluluktur ancak uygulanması halinde, korunması gerekli kültür varlığının da zarar görmesine sebebiyet verebilmektedir. Bu durumda, öncelikle korunma alanı içinde bir alt yapı uygulamasının zorunlu olup olmadığı tespit edilecektir. Alt yapı uygulama güzergâhının değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı da dikkate alınacaktır. Bu da mümkün değilse, korunma alanına zarar verilmeden alt yapı uygulamasının yapılabilmesi için, ilgili müze müdürlüğü ile kazı başkanının görüşünün alınarak, koruma kurulunda değerlendirilmesi gerekecektir. Müze müdürlüğünün ve özellikle kazı başkanının, korunma alanının hafızası olduğu düşünüldüğünde, koruma kurulunun yapacağı değerlendirmede temel kriterin bu olduğu söylenebilir. Bu alanlarda, mevcut tarımsal faaliyetlerden sadece sınırlı mevsimlik tarımsal faaliyetlerin ve ayrıca koruma kurullarınca uygun görülmesi halinde seracılık faaliyetinin devamına izin verilebilmektedir. Höyük ve Tümülüsler üzerinde, toprağın sürülmesine dayanan tarımsal faaliyetler ve ağaçlandırma yapılamayacaktır. Ancak, varsa mevcut ağaçlardan ürün alınabilecektir. Bu alanlardan, taş, toprak, kum vs. alınamayacak; bu alanlara, kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden vs. ocaklar açılamayacak; toprak, curuf, çöp, sanayi atığı vs. dökülemeyecektir.
Koruma kurullarının izin vermesi şartıyla bu alanlarda, halkın ziyaretine uygun olarak, yol, meydan, otopark, tuvalet, bilet gişesi gibi yerler yapılabilecektir. Bu alanlarda, varsa halen kullanılan mezarlıklarda yalnızca defin işlemlerine devam edilebilecektir. Alanın özelliğine zarar vermemek kaydıyla bu alanlarda mülkiyet sahipleri, koruma kurulundan izin almak şartıyla tevhit ve ifraz yapabileceklerdir.
II. Derece Arkeolojik Sit Alanı ise, “Korunması gereken, ancak koruma ve kullanma koşulları koruma kurulları tarafından belirlenecek, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu alanlarda, yeni yapılaşmaya izin verilmeyeceği belirtilmiş ancak yine istisnalar getirilmiştir. Halen kullanılmakta olan tescilsiz yapılarda basit onarımlar yapılabilecektir. Bu istisnanın dışında II. derece arkeolojik sit alanları ile I. derece arkeolojik sit alanları, koruma ve kullanma koşulları açısından aynı istisnalar içermektedir.
III. Derece Arkeolojik Sit: “Koruma – kullanma kararları doğrultusunda yeni düzenlemelere izin verilebilecek arkeolojik alanlardır. “ Bu alanlarda, geçiş dönemi yapılanma koşullarının belirlenmesinde; mevcut imar yoğunluğu aşılamayacaktır. Bu alanlarda; arkeolojik varlıkların korunması için, alt yapı uygulamalarına, öneri yapı gabarilerine, yapı tekniği ve malzemesine, alanda öngörülen işlevlerin uyumuna özellikle dikkat edilecektir. Üst ölçekli plan kararları ile yerleşime açılmış kısımlarda koruma amaçlı imar planı yapılacaktır.
III.derece arkeolojik sit alanlarında inşaat izni alınmasının ön şartı sondaj kazısıdır. İlgili müze müdürlüğü uzmanları tarafından gerçekleştirilecek sondaj kazısı sonuçları, varsa kazı başkanının görüşü alınarak koruma kuruluna iletilecektir. Koruma kurulu kararından sonra ilgili belediye veya valilik tarafından inşaat izni verilecektir. Koruma kurulları bu alanlarda genel sondaj kazısı kararı alabileceklerdir. I.derece ve II. derece arkeolojik sit alanlarında olduğu gibi III. Derece arkeolojik sit alanlarında da, alanın özelliğine zarar vermemek kaydıyla, taşınmaz malikleri tevhit ve ifraz işlemleri yapabileceklerdir. Taş, toprak vs. dökülemeyecek, ocak açılamayacak, atık maddeler dökülemeyecektir. Kamu yararı bulunması halinde ve koruma kurulunun uygun görmesi koşuluyla, bu alanlarda rüzgar enerji santralleri kurulabilecektir.
Taşınmazı Arkeolojik Sit Alanında kalan malikler ne yapmalıdır?
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında kesin yapı yasağı getirilen taşınmaz malikleri için kamulaştırma ve takas olanakları bulunmaktadır.
Taşınmazında kesin yapı yasağı olmamasına rağmen sit alanı belirtmesi olan maliklerin de, taşınmazlarının hatırı sayılır ölçüde satım da dahil olmak üzere değer düşüklüğü oluşması sebebiyle, anayasal hak arama özgürlüğü ve adaletin denkleştirilmesi ilkeleri çerçevesinde tazminat hakları bulunmaktadır.
Çalışma Alanları
- İdari Davalar
- İmar Davaları
- Doğal Sit Alanları
- Arkeolojik Sit Alanları
- Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Bedel Davaları
- İçme Suyu Havzaları-Baraj Koruma kuşağı
- Kıyı Kenar İçerisinde Kalan Taşınmazlar
- Özel Çevre Koruma Bölgeleri (ÖÇKB)
- Orman Davaları
- Tazminat Davaları
- İşçilik Alacaklarına İlişkin Davalar
- Telif Haklarına İlişkin Davalar
- İcra Takipleri
- Danışmanlık Hizmetleri